AE Mimarlık’ın Projelerde Ön Planda Tuttuğu Şeyler Nelerdir?
AE Mimarlık’ın projelerde ön planda tuttuğu şeyler nelerdir?
Bizim görevimiz insanların yaşam tarzına göre proje geliştirmek. Ben o evde yaşayacak insanların ne istediklerine bakıyorum. Örneğin; 3+1 daire yapıyorsak “gündüz’ denilen kısmı, yani salonu, mutfağı ve bir tane odayı antreye baktırırız. Diğer 2 odayı ve banyoyu “gece” kismina baktımınız. Aslında ben hem gelen misafir için hem evdeki bireyler için bütün odalara banyo koydurma taraftarıyım ama isteğe göre davranıyoruz. Ayrıca mimar olarak her istediğimizi yapamıyoruz çünkü imar yönetmeliğinin verdiği kurallar var ve o kurallara uymak zorundayız. AE Mimarlık olarak yaptığımız projenin o caddedeki siluete uyumlu ve en güzel yapı olmasını hedefliyoruz.
İstanbul’u mimarı açıdan nasıl görüyorsunuz? İstanbul’un siluetinin bozulduğunu düşünüyor musunuz?
Ne yazık ki İstanbul’u koruyamadık. Bugün Viyana’ya, Paris’e veya Budapeşte’ ye gittiğinizde orada şehrin ve tarihi eserlerin nasıl korunduğuna şahit olabiliyorsunuz. Tabii bu durum, şehrin büyümesine engel olmamış. Şehrin siluetine zarar vermeden, yeni alanlara doğru yeni yapılaşmalara ağırlık verilmiş. Bizde ise ne yazık ki şehir planlamacılığı kavramı doğru değil. Yeni bir bina ile tarihi bir bina iç içe girmiş durumda. Oysa Istanbul’un, Avrupa şehirlerinde olduğu gibi eski ve yeni şehir olarak ikiye ayrılması gerekiyor. Örneğin; Tarihi Yarımadayı kesinlikle koruma altına almak şart. Bir mimar olarak yatay doğrultuda bina yapmaktan ziyade, dikey doğrultuda bina yapmayı doğru buluyorum. Bunun için de İstanbul’un tarihi lokasyonlar dışında, örneğin Fikirtepe’de yüksek binaların yapılmasına izin verilmeli. Yine kentsel dönüşüme baktığımızda ise binaların bir yenilenme hareketinden bahsetmemiz daha doğru olacaktır. Ancak kentsel dönüşümü gerçekleştirirken İstanbul’a da bir şeyler katmamız gerekiyor. Yani bir binayı yaparken yeşil alanlar, yollar düşünülmeli. İstanbul’un yeşil alanlarla nefes almaya ihtiyacı var. Benim kentsel dönüşümdeki önerim imar konusunda parsellerin birleşerek büyümesi gerektiği. Çünkü parsellerin birleştirilerek imanın arttırılması demek, şehrin rahatlaması anlamına da geliyor.
Özellikle Bağdat Caddesi’ndeki kentsel dönüşüm projeleriyle ön plandasınız. Sizce kentsel dönüşüm doğru uygulanıyor mu?
Benim anladığım kentsel dönüşüm, kente katkısı olan bir dönüşümdür. Şu an yapılan dönüşüm kentsel dönüşüm değil, binasal dönüşümdür. Evet, binalar sağlamlaştırılıyor, depreme dayanıklı hale getiriliyor. Ama ben Kadıköy’e baktığım zaman Kadıköy’ün elden gittiğini görüyorum. Her taraf şantiye, sokaklara giremiyoruz İnsan yoğunluğu ve trafik yoğunluğu artacak ama kentsel dönüşümde bu yoğunluğu kaldıracak alt yapı, yol, yeşil alanlar ve rekreasyon alanları yaratılmıyor. Dolayısıyla İstanbul’un her tarafı maalesef beton yığını haline gelecek yazın camlarımızı açtığımızda bile bir rüzgar esintisi hissedemeyeceğiz
Çocuklarımıza yeni oyun alanlar yaratılmamış olacak. Umarım mevcut alanları koruyabiliriz. Kentsel dönüşüm başladığından beri AE Mimarlık olarak yaklaşık 300 binayı yeniledik ama benim kentsel dönüşüm anlayışıma göre yaptığım tek proje, Kozyatağı’nda 5 dönüm arsa içindeki 4 binayı yıkıp yerine biri 20, diğeri 28 katlı 2 bina yaptığım projedir. Binaların oturumundan sonra kalan arazide yeşil alanlar, çocuk oyun alanlar, binaya ait sosyal tesis, bisiklet sürme ve yürüyüş alanları ve açık misafir otoparkı tasarlandı. Burada yaşayanlara güvenli ve huzurlu özel yaşam alanları sağlandı. Kısacası aynı parselde bulunan 10 katlı binayı yıkıp yerine 12 katlı yeni bir bina yapmak bana göre kentsel dönüşüm değildir ve maalesef şu anda yapılan bu dönüşümün kente bir katkısı olmadığı gibi yaşadığımız kentlere de en az 50 sene daha kaldırılamayacak bir yük getirecek.
İstanbul’un iki yakası da farklı büyüme şekli gösteriyor. Son dönemlerde kentsel dönüşüm projelerinin yanı sıra büyük markalı konut projeleriyle de ön plana çıkmaya başladı İstanbul Anadolu yakası. Anadolu Yakası’nın mimari durumunu nasil yorumluyorsunuz?
Avrupa ve Anadolu yakalarını karşılaştırdığımız zaman Avrupa’nın Istanbul’un daha iş yükünü karşıladığını, Anadolu Yakası’nın ise sonra dan gelişmeye başlaması nedeniyle daha konut ağırlıklı olduğunu gözlemleyebilirsiniz Özellikle eski binalar daha büyük metrekaredir. Birçok konutun ise otopark, sosyal donati gibi özelliği bulunuyor. Ancak bugün Anadolu Yakasına baktığımız zaman birçok iş merkezinin Kartal, Kavacık gibi lokasyonlarda ağırlık kazandığını görüyoruz. Yine Finans Merkezi’nin Ataşehire taşınmasıyla birlikte Anadolu Yakası da konut ağırlıklı yapısından çıkıp iş merkezlerinin ve konutların iç içe geçtiği bir yapıya kavuşacak. Bu anlamda şehrin siluetini göz önünde bulundurup boş alanların doğru bir şehircilik anlayışıyla değerlendirilmesini istiyorum.
Örneğin Fikirtepe’de kentsel dönüşüm tam anlamıyla doğru uygulanırsa, sadece Anadolu Yakası için değil, şehircilik açısından da önemli bir adım atılacak. Boğaza baktığınız zaman Bebek’in, İstinye’nin üzerinde koca koca kuleleri görüyorsunuz zaten silueti bitirmişiz. Ama Avrupa’dan Anadolu Yakası’na baktığınız zaman hálá silueti koruyoruz ve buna göre projeler üretmeliyiz
Dönüşüm yapılırken şehrin estetiği ya da dönüşüm yapılan bölgenin tarihi dokusu korunuyor mu? Siz projelerinizi çizerken bu kapsamda nelere dikkat ediyorsunuz?
Eski eser parselinde yeni bir yapı yapıyorsam, eski eserin siluetine ve cephesine saygı duyarak yeni yapımı projelendirmeye çalışıyorum.
Normal bir caddede yeni bir yapı yaparken de o caddenin karakteristik dokusuna dikkat ederekten tasarlıyoruz AE Mimarlık olarak üzerimize düşeni yapmaya çalışıyoruz. Projelerimizi hayata geçirirken projenin yer alacağı caddenin dokusuna uygun olarak projeyi tasarlıyoruz
AE Mimarlık olarak yıl içerisinde 100 proje hayata geçirdiniz. Nedir AE Mimarlık’ı bu kadar farklı kılan?
Bizim için başarılarla dolu bir 2015 yılını geride bıraktık. Birçok inşaat firmasından o kadar çok teklif aldık ki bazılarını geri çevirmek durumunda kaldık. Tercih edilen ve inşaat firmalari nin vazgeçilmez mimarlık ofisi olmanın gururunu yaşıyoruz. AE Mimarlık olarak yaptığımız yapıların öncelikle işlevselliğine önem veriyoruz. Net alanın brüt alana oranına dikkat ediyoruz. Yani mümkün olduğu kadar kayıp alansız projeler üretiyoruz. Bizim projelerimiz yatırımcıları ve mal sahiplerini zarardan kurtarıyor. Ya tirimcılar ortak alanların yerine kendi dairele rinde kullandıkları alanların parasını ödüyorlar. Bunun yanında yaptığımız binaların detaylarına önem veriyoruz. İddialı cephe tasarımlarına imza atıyoruz ve o yüzden fark ediliyoruz Bu da yaptığımız işleri ön plana çıkarıyor. Artık Cadde’de farklı bir bina gören herkes, o binada AE Mimarlık’in imzası olduğunu biliyor.
Bir mimar olarak bu dali seçen ya da seçmek isteyen öğrencilere, mimar adaylarina ne önermek istersiniz?
İlk önce bu mesleği seviyorlarsa, o zaman bu mesleği yapsınlar. Gerçekten sevmiyorlarsa bu mesleği kesinlikle yapmasınlar ve mimar olmak için yeteneklerinin olup olmadıklarını düşünsünler. Çünkü bu meslek, hem beynin hem gözün hem elin aynı anda çalıştığı bir meslek dalıdır. Bu üç enstrümanın çok ahenkli, uyumlu çalışması gerekmektedir.
Son yıllarda başka sektörlerde bulunan birçok firma, inşaat sektörüne girmeye başladı. Siz bu durumu nasıl yorumluyorsunuz? Sizce sektöre etkileri ne yönde?
Değişik sektörlerden gelip bu işe girenler tabii ki rekabeti kızıştıracak, fiyatları aşağıya çekecek ama bu rekabete dayanamayan güçsüz firmalar batacak. Bugün Kadıköy’de birçok yarım kalmış inşaat bulunuyor. Banka faiziyle yürüyen firmalar var. İnşaat sektörü bu şekilde devam ederse, yakında yıllar önce yaşanan bankerzede haberleri gibi konutzede haberlerinin de gündeme geleceğini düşünüyorum.