AE Mimarlık’ın Sahibi Ahmet Erkurtoğlu, Kızları Alize Erkurtoglu Mican Ve Ezgi Erkurtoğlu…

Ae Mimarlık’ın Sahibi Ahmet Erkurtoğlu, Kızları Alize Erkurtoglu Mican Ve Ezgi Erkurtoğlu İle Birlikte Baba-kız İlişkilerini Klass’a Anlattı: “Kızlarıma Benden Aldıkları Bayrağı Dürüst Ve Çalışkan Bir Şekilde İleriye Taşımalarını Öğütlüyorum”

1991 yılında kurulan AE Mimarlık Ahmet Erkurtoğlu’nun sektördeki 30 yılı aşkın tecrübesiyle özel ve kamusal tüm mimari gereksinimleri karşılamakta. Mimar olan büyük kızı Alize Erkurtoğlu Mican ile birlikte yürüttükleri projelerle insan hayatına değer katmaya devam eden Ahmet Erkurtoğlu İşletme ve Ekonomi okuyan küçük kızı Ezgi Erkurtoğlu’nun ileride mimar olmasını isteyecek kadar işini seven ama bir o kadar da kızlarının kararlarına değer veren bir baba. Kızlarının kendisinden aldığı bayrağı dürüst ve çalışkan bir şekilde daha da ileriye taşımalarını isteyen Ahmet Erkurtoğlu, Babalar Günü dolayısıyla kızları Alize Erkurtoğlu Mican ve Ezgi Erkurtoğlu ile baba kız ilişkilerini Klass’a anlattı.

Ahmet Bey, baba olduktan sonra hayatınızda nasıl bir değişim oldu?

 Ahmet Erkurtoğlu: Baba olduktan sonra sorumluluklarım arttı. Tabii kız babası olmak bir ayrıcalık. Bir baba olarak çocuklarımın sağlıklı, iyi eğitim almış ve düzgün yetişen bireyler olmasına özen gösterdim. Çok şükür Allah bana biri mimar olan diğeri de Ekonomi ve İşletme okuyan kızlarımın başarılı yerlere geldiğini gösterdi. Bilgi Üniversitesi’nde Ekonomi ve İşletme eğitimi alan küçük kızım Ezgi aynı zamanda modaya da çok meraklıdır. Okulunu bitirdikten sonra moda ile ilgili bir şeyler yapmak isterse ona sonuna kadar destek olacağız. Doğuş Üniversitesi Mimarlık bölümünden mezun olan büyük kızım Alize de benimle birlikte çalışmaya devam ediyor. Kendisiyle şuan bir mimar olarak edindiğim tecrübeleri paylaşıyorum. Yarın bir gün şirketi kızlarıma bırakıp kalan ömrümü dinlenerek geçirmeyi istiyorum.:)

Kızlarınızı büyütürken nelere dikkat ettiniz? Nasıl bireyler olmaları için uğraştınız?

 A.E. : İyi okullarda okumanın kişiye iş hayatında iyi bir çevre getirdiğini düşünüyorum. Dolayısıyla kızlarımı yetiştirirken eğitimlerine çok önem verdim. Onları ilkokulda devlet okuluna, ortaokuldan itibaren de özel okula gönderdim. Ezgi geçtiğimiz yıl dil eğitimi için Amerika’ya gitti. Şimdi de Milano’ya gitmek istiyor. Bir baba olarak eğitimleri için her türlü desteği veriyorum. Bunun yanı sıra ailelerine bağlı, sorumluluk sahibi bireyler olmalarına dikkat ettim.İstanbul’da kız çocuğu yetiştirmek zordur. Ancak kızlarımı yetiştirirken ne çok serbest bıraktım ne de çok baskıcı oldum. Belli ölçülerde kısıtlama getirdim. Her şeyden önce yalan söylememenin ailemiz için çok önemli olduğunu bilen kızlarımız sağ olsunlar hiçbir zaman yüzümüzü kara çıkarmadılar. Bu açıdan kızlarıma teşekkür ederim.

 

“KIZLARIM ALİZE VE EZGİ’NİN İSİMLERİNİN BAŞ HARFLERİ ŞİRKETİMİZİN ADINI OLUŞTURUYOR”

Kızlarınızı yetiştirirken işinizi devam ettirmeleri konusunda ne gibi atılımlar yaptınız? 

A.E. : Şirketimizin ismine baktığınızda AE Mimarlık’ın adımın ve soyadımın baş harflerinden oluştuğunu görebilirsiniz. Bunun yanı sıra kızlarım Alize ve Ezgi’nin isimlerinin de baş harfleri şirketimizin adını oluşturuyor. Kızlarımıza bu isimleri bilinçli olarak verdim. Alize ismini bir Türk sanat müziği sanatçısından alırken Ezgi’nin ismini de AE Mimarlık’a uysun diye verdim. Hedefim kızlarımın ikisinin de benim gibi mimar olmasaydı. Ancak Ezgi mimarlığı tercih etmedi. Ancak bazen “İkinci bir üniversite okuyup mimar mı olsam acaba?” diyor. 🙂 Her şeyden önce mimarlık kişiye bağlı bir meslektir. Mimarlıkta bir malı alıp satmak yerine fikirlerinizi satarsınız. Dolayısıyla işveren karşısında seni görmek istiyor. Bu nedenle AE Mimarlık olarak amacım kurumsallaşmaya gitmek. AE Mimarlık’ı 1991 yılında kurmama rağmen 1983 yılından itibaren sektörde yer alıyorum. Otuz yılı aşkın bir süredir hep işimin başında oldum. Çünkü işin başında olmazsan bir anda bitersin.

Ahmet Erkurtoğlu: “Çocuklarımın sağlıklı, iyi eğitim almış ve düzgün yetişen bireyler olmasına özen gösterdim. Çok şükür Allah bana biri mimar olan diğeri de Ekonomi ve İşletme okuyan kızlarımın başarılı yerlere geldiğini gösterdi.”

 

Kızlarınıza iş hayatıyla ilgili ne gibi tavsiyeler veriyorsunuz?

 Sizce iş dünyasında öncelikleri ne olmalı? A.E.: Mesleğini sevmeyen biri işinde başarılı olamaz. Bu açıdan mesleğini sevmek, işin başında olmak ve işe erken gelmek çok önemli. Sabah 09.00’da işe geldiğimde bazen eşimle tatlı-sert atışmalarımız oluyor. “Kendi işin olmasına rağmen neden bu kadar erken saatte işe gidiyorsun? Birlikte kahvaltı yapalım. Çay, kahve içelim. 12.00 gibi gidersin.” diyor. Ancak işin başında olmayınca başarılı olamıyorsun. 1995 yılında Çanakkale Seramik’in sahibi İbrahim Bodur ile tanışmam meslek hayatımda sahip olduğum en büyük şanslardan biri oldu. O dönemler Kadıköy civarında İbrahim Bodur’un mimarı olarak tanındım ve bu benim için çok büyük bir artı olmuştu. İbrahim Bey bana birkaç iş vermişti. Ne kadar zamanda hazırlayacağımı sorduğunda on beş günde hazırlayabileceğimi söyledim. O zamanlar bilgisayar yoktu. Her şeyi elimizle çiziyorduk. Çizdiğim projeleri sunmaya evine gittim. Yaklaşık beş saat çizdiğim projeleri inceledi. “Evladım sen genç bir mimarsın. Çok iyi çizgilerin var. Hızlısın. Hayatta başarılı olmak için sana üç altın öğüt vereceğim.” dedi. Ardından hala daha kulağıma küpe yaptığım şu sözleri söyledi: “Öncelikle çalışacaksın ve yirmi dört saat sana yetmeyecek. Ayrıca şartlar ne olursa olsun dürüst olacaksın. Bir de şansın olacak. Sen çalışkan ve dürüst olduğun sürece şans da seninle birlikte olur. Bunu sakın unutma.” İbrahim Bey’in bu sözlerini o günden bu yana kendime düstur edindim ve çocuklarıma da bu şekilde olmaları konusunda tavsiyelerde bulundum. Kızlarıma benden aldıkları bayrağı dürüst ve çalışkan bir şekilde ileriye taşımalarını öğütlüyorum. Benim de annem ve babam mimar olsaydı belki de ben şu an çok farklı bir yerde olurdum. Ancak ben mesleğimi çok sevdiğim için ve ailemden aldığım misyon gereği işimi her zaman en iyi şekilde yaptım. Kızlarımın da iş hayatlarında bu şekilde hareket etmelerini öğütledim.

 

“HEP BİRLİKTE SEYAHATE ÇIKARAK FARKLI ÜLKELER GÖRMEYİ ÇOK SEVİYORUZ”

 

Ahmet Erkurtoğlu: “Her şeyden önce yalan söylememenin ailemiz için çok önemli olduğunu bilen kızlarımız sağ olsunlar hiçbir zaman yüzümüzü kara çıkarmadılar. Bu açıdan kızlarıma teşekkür ederim.”

 

Kızlarınızla birlikteyken neler yapmaktan keyif alırsınız?

 A.E.: Hep birlikte seyahate çıkarak farklı ülkeler görmeyi çok seviyoruz. Bugüne kadar beraber birçok kez yurt dışına çıktık. Bunun yanı sıra birlikte yemeğe çıkmaktan, özellikle Ezgi ile beraber alışveriş merkezlerini gezmekten çok büyük keyif alıyoruz. Ben anne ve babamı genç yaşımda kaybettim. Keşke annem babam sağ olsa da memlekete onların mezarlarını ziyaret etmeye değil ellerini öpmeye gitsek. Çocuklarımi o kültürde yetiştirebilsem. Ancak ailemizde sadece bir ablam kaldı. Bayramlarda onun elini öptükten sonra genellikle hep birlikte yurt dışına gidiyoruz. Küçükken sahibi olduğumuz şekerci dükkanı için bayram arifesinde sabaha kadar şeker paketlerdim. Sabah bayram namazının ardından paketlediğimiz şekerleri, çikolataları satardım. Daha sonra da arkadaşlarımla oynamaya giderdim. Bayram ziyaretine gittiğimiz evlerde çok güzel sofralar kurulurdu. Bütün bunları çocuklarımın görmesini çok isterdim. Ancak bu geleneklerin hiçbiri kalmadı. Bu nedenle çocuklarla birlikte bayramlarda yurt dışına seyahat ederiz.

Kızlarınızı anlatmanızı istesek neler söylersiniz?

 A.E.: Mimar olan büyük kızım Alize yeni yeni çizim yapmayı öğrendi ve çok başarılı çizimler yapıyor. Öncelikle projeyi nasıl çözeceğini ve çizeceğini öğrendi. Okul sadece diploma veriyor. Ben de zamanında bu yollardan geçtim ve mimarlığı piyasada öğrendim. Mimarlıkta en önemli şey projenin başlangıç safhası olan etüttür. Alizede bu konuda çok başarılı ve inşallah bayrağı benden alıp başarıyla taşıyacak. Tabi işe geç kalmalarını bırakırsa… 🙂 Ezgi ise tuttuğunu koparan bir çocuktur. Bir şeyi kafasına koyduğunda onu mutlaka başaran bir yapısı var. Küçükken kalorifer borularına tırmanıp tavana eliyle vurur ardından aşağıya kayardı. Çok hareketli bir çocuktu. Ablası gibi Mimarlık okumak yerine İşletme okumayı tercih etti. Şu an biraz onun pişmanlığını yaşasa da kendi bölümünü başarılı bir şekilde okuyor. Bunun yanı sıra son zamanlarda modaya merak sardı ve bu konuda da gayet başarılı

“BABAMLA ARKADAŞ GİBİYİZ”

 

Size göre nasıl bir babanız vardır?

Alize Erkurtoğlu Mican: Yerine göre sert yerine göre çok anlayışlıdır. Babamız her zaman bizim arkadaşımız gibi oldu. Onunla her şeyi konuşup paylaştık. Ondan sakladığımız hiçbir şey olmadı. Lisedeyken çocuktuk. Dolayısıyla hatalarımız olmuştur. Ancak üniversiteden sonra bağlarımız daha da güçlendi. Babam çok duygusaldır. Kolay kolay sinirlenmez. Sinirlenince de etrafında olmamamız gerektiğini biliriz.

 

Ezgi Erkurtoğlu: Babam bir şey için “Hayır” diyorsa o kesinlikle “Hayır” olarak kalır. Geri dönüşü olmaz. Ablamın da belirttiği gibi babamla arkadaş gibiyiz. Bu bakımdan çok şanslıyız. Babam ayrıca çok yardımseverdir. Bize her zaman “Yaptığınız iyiliği etrafınızdaki insanların bilmesine gerek yok.” der.

 

Peki, iş hayatınızda babanızın en çok hangi yönlerini örnek alıyorsunuz?

 

A.E.M.: Babam çok çalışkandır. Bunu çevremizdeki herkes söyler. Ben kendimi bildim bileli babam hep çalışır. Biz küçükken bu kadar çok proje olmasa da çok çalışıyordu. Bu açıdan babam çalışkanlık konusunda çok iyi bir örnek.

Alize Hanım, siz mimar olmaya nasıl karar verdiniz?

 A.E.M.: Mimar olmayı her zaman çok istedim. Ortaokuldan beri mimarlık dışında başka hiçbir şey düşünmedim. Üniversiteyi bitirip babamla burada çalışmaya başladıktan sonra “İyi ki başka bir işte çalışmayı düşünmemişim.” dedim.

“BABAM ÇOK İYİ NİYETLİ

VE ÇALIŞKANDIR”

Babanızı iş adamı kimliğiyle nasıl buluyorsunuz?

 A.E.M.: Babam çok iyi niyetli ve çalışkandır. Prensiplidir. Işine asla geç kalmaz. Biz geç kalınca bize kızar. 🙂 E.E.: Babam 13.00’te randevusu varsa 12.55’te randevunun olduğu yerde hazır 

 

Ezgi Hanım, okulunuz devam ederken burada staj yapmayı düşünüyor musunuz?

 E.E.: Ara sıra buraya geliyorum. Ancak derslerim çok ağır olduğu için staj yapmayı düşünmüyorum. Belki okul bittikten sonra şirketimizin muhasebe işlerini yürütebilirim.

 

Babanız AE Mimarlık’ı çok başarılı bir noktaya getirmiş durumda. Babanızın nihai hedefi bayrağı size devretmek. Siz bayrağı devraldıktan sonra neler yapmayı hedefliyorsunuz?

A.E.M.: Şu an olduğumuz yerden çok mutluyuz. Ancak tabii bu noktanın üzerine de çıkmak istiyoruz. Ortağımız Fatih Bey ile de bu yolda birlikte ilerleyerek güzel işler yapmayı hedefliyoruz. Bunun yanı sıra yurt dışında yürüttüğümüz projelerin devamını getirmeyi istiyoruz. Yaptığımız projelerden sonra çok güzel tepkiler alıyoruz. İnsanlar “Her köşede isminizi görüyoruz.” diyorlar. Bu da bizi çok mutlu ediyor.

 

Erkurtoğlu ailesi için Babalar Günü nasıl geçer?

 A.E.M.: Babalar Günü’nde ailecek yemeğe çıkarız. Babalar Günü, doğum günü gibi en özel ve güzel anlarımızda gece 00.00’den sonra pasta keseriz. Bütün günü beraber geçiririz. Evliliğim dolayısıyla artık iki ailem var. Özel günlerimizi ailecek hep birlikte kutluyoruz.

Yorum Yap