Estetik Değil Hızlı İş Yapan Mimarlar Dönemi!
Hızlı ruhsat almanın öneminin daha da arttığı bu dönemde mimarların da öncelikleri değisiyor. Hiç kuşkusuz yıllar geçtikçe Türkiye’de mimari kaygılar daha da azalıyor. Özellikle de büyük şehirlerde geçmişin güzel yapıları yerlerini beton yığınlarına bırakıyor Hızlı yapılaşma, daha çok metrekare ile iş yapma ve maliyeti düşürme beklentisi müteahhitlerin mimarları bu şekilde yönlendirmesine neden oluyor. İş bu noktaya gelince iyi mimar tanımlaması değişiyor. Artık en estetik ve en kullanışlı binayı yapan mimarlar değil, belediyede işi en hızlı çözen ya da arsa sahipleri ile en iyi şekilde orta yolu bulan mimarlar tercih edilmeye başlıyor.
Kadıköy tarafinda konut, AVM, okul, cami gibi çok çeşitli projelerde yer alan AE Mimarlık da bu özellikleriyle öne çıkıyor. Kuşkusuz, şirketin sahibi AE Mimarlık’ın patronu Ahmet Erkutoğlu bu özellikleriyle övünmüyor. Erkutoğlu, mimarların elinin kolunun bağlandığının ve işlerin artık böyle yürüdüğünün altını çiziyor. Özellikle son dönemde kentsel dönüşüm projelerinin hız kazanmasıyla mimarlara olan talebin artması ancak bununla birlikte belediyedeki işlerin yoğunlaşması mimarlık şirketlerini bu noktaya getirmiş. “Kentsel dönüşümle birlikte çürük betonu yıkıp yenisini yaptık. Bu iyi, ama mimari açıdan yeni bir şey katamıyoruz. Yönetmelikler bizi çok zorluyor. Mimarlar özgür değil.
Ben mimar olarak mimarlik yapmıyorum” diyor Ahmet Erkutoğlu ve devam ediyor: “Peki neden bana talep var? Çünkü kuvvetli, iyi proje yapan, arsa sahibi ve müteahhitlerin sorunlarını çözen bir ekibim var. Bugün benim beş elemanim Belediye’de çalışıyor. Başlarında bir müdür var. Bir evrakı bir gün kaçırsanız işler bir hafta atıyor.” Bürokrasi Türkiye’de her noktada olduğu gibi bele diyelerde de büyük bir dert. Ahmet Erkutoğlu bugün bir inşaat ruhsatı için 380 imzanın atılması gerektiği bilgisini veriyor. Ayrıca bu imzalardan bir tanesinin aksaması durumunda işlerin birkaç gün daha uzayabileceğini söylüyor. Ne kadar mı? “Kadıköy Belediyesi’nin bugünkü yapısıyla dört-beş ayda ruhsat almak başarıdır” diyor Erkutoğlu ve devam ediyor: “Yedi-sekiz ayda ruhsat alındığı da oluyor.”
Ruhsatların gecikmesi sektörü bir hayli olumsuz etkiliyor. Zira ruhsat için başvurmadan önce, kentsel dönüşüm kapsamında ev sahipleriyle anlaşan ve yıkım işlerini başlatan müteahhit firma, mülk sahiplerine kira ödemesi yapıyor. Bina yapım işlerinin özellikle Bağdat Caddesi ve civarında yapıldığı ve kiraların dolar endeksli olduğu göz önüne alınırsa tamamlanması geciken inşaatlar, firmalar üzerinde önemli bir büyük yük oluşturmaya başlıyor. “Bu süreçte ruhsatı geç alan müteahhitler krize yakalandı ve şimdi satamiyor. Üstelik ekstradan kira ödüyor. Çoğu müteahhit bu nedenle sıkıntıya girdi. Kiralar dolar bazlı ve dolar hızlı arttı” diyor Ahmet Erkutoğlu ve ekliyor: “Biz bu süreyi öne çektiğimiz için tercih ediliyoruz. Yoksa aman aman mimari eserler yaratmıyoruz.” İşi bitiren müteahhitleri bekleyen bir başka sorun da evlerini yenilemiş olan ev sahipleri. Son dönemi dahil etmezsek özellikle Bağdat Caddesi tarafında yenilenen daire fiyatlarının astronomik rakamlara ulaşması ev sahiplerinin evlerini satma ve “bir sahil kasabasına” yerleşme heveslerini körükledi.
Üretici firmaya göre daha düşük bedellere razı olan bu satıcı kitlesi, müteahhitlerin ellerindeki konut fiyatlarının da gerilemesine neden olabiliyor. Aslına bakılırsa bu tip sorunların bugün belirmesinin ve müteahhit firmaların canını yakmaya başlamasinin temelde tek bir nedeni var: Konut satışlarındaki yavaşlama. Dünyada yaşanan gelişmeler ve Türkiye’nin kendi özelindeki sorunlarla birleşmesi, ekonomide bir durgunlaşmayı beraberinde getirdi ve bu durgunluk, konut satışlarına da yansıyor. Dolayısıyla fiyatlarında geri çekilmesi söz konusu. Ahmet Erkutoğlu: “Caddede fiyatlar şişmişti, şimdi normale dönüyor” diyor ama genel gidişat için olan yorumu bu kadar iyimser degil: “Konutta toparlanma biraz zor.”
Özellikle de sat-yap, yani önden maket ile konutu satan ve alınan sermaye ile projeye başlayan konut üreticilerinin bu günlerde daha çok zorlandığı görülüyor. Erkutoğlu, “Yap-satçılar devam ediyor ama sat-yap’çılar tıkandı kaldı. Rekabet çok; aynı yerde iki apartmanda farklı fiyat oluşuyor. Sat-yap’çı 1,5’a, yap-satçı l’e satıyor. O da fiyatını düşürmek zorunda kalıyor” diyor ve güvenilir markaların tamamlanmamış projelerinin iyi bir alım fırsatı olduğunu belirtiyor.
Görünen o ki, ekonomideki yavaşlama konut tarafında da kendisini gösteriyor. Türkiye ekonomisinin lokomotif sektöründeki oyuncular kendi içindeki sorunlarla boğuşurken artık dünyadan gelen şok dalgalarına da gögüs germek zorunda kalıyor. Bu da yakın zamanda şoklara dayanıklı olmayan pek çok oyuncunun saha dışında kalması anlamına gelebilir. Sinan Koparan